Egemenliğin Sınırında bir Uluslararası Suç: Haydutluk
Bu çalışma radikal bir aykırılık formu olan haydutluğu (piracy) konu edinmektedir. Onu sıradan aykırılık formlarından ayıran, haydutluğun egemenlikle kurduğu ilişkinin meydan okuyucu niteliğidir. Haydutluk günümüz itibariyle uluslararası ceza adaleti sisteminin ve uluslararası kamu hukukunun bir par...
Saved in:
Main Author: | |
---|---|
Format: | Dissertation |
Language: | Turkish |
Published: |
ProQuest Dissertations & Theses
01-01-2018
|
Subjects: | |
Online Access: | Get full text |
Tags: |
Add Tag
No Tags, Be the first to tag this record!
|
Summary: | Bu çalışma radikal bir aykırılık formu olan haydutluğu (piracy) konu edinmektedir. Onu sıradan aykırılık formlarından ayıran, haydutluğun egemenlikle kurduğu ilişkinin meydan okuyucu niteliğidir. Haydutluk günümüz itibariyle uluslararası ceza adaleti sisteminin ve uluslararası kamu hukukunun bir parçası olarak evrensel yargı yetkisine tâbi bir uluslararası suçtur. Tarihin hemen her döneminde çeşitlilik arz eden kavramlarla nitelenen bu aykırılık formu, modern hukukun köklerini dayandırdığı Roma hukukunca belli bir zemine oturtulmuştur. Imperium Romanum döneminde 'herkesin ortak düşmanı (hostis communis omnium)' olarak ilan edilen haydut, hem siyasal hem de hukuksal içeriği ile 'evrensel bir kötü' olarak etiketlenen ilk fenomendir. Bu etiket, dönüşen siyasal anlamı ve hukuksal biçimi ile 'tüm insanlığın düşmanı (hostis humani generis)' olarak hala günceldir. Söz konusu heretizm ise kavramın hem bir siyasal-hukuksal kategori hem de bir semiyotik inşa olduğunun göstergesidir.Bir uluslararası hukuk suçu olarak insanlık düşmanı ilan edilen haydutluk kendine özgü nitelikleri itibariyle ne yalnızca bir suç ne de yalnızca bir düşmandır; aksine -çelişkili de olsa- hem bir suç hem de bir düşmandır. Böylesi bir aykırılık formunun işaret ettiği yegâne tip ise siyasal suç olmalıdır. Zira haydutun gerçekleştirdiği eylem, egemence tesis edilmiş yasaklayıcı ya da emredici bir kodu ihlal ederken haydutun kendisi de egemenin üzerinde tasarruf tekeli iddia ettiği 'şiddet, mülkiyet ve yargı yetkisi' üçlüsüne meydan okumaktadır. Bu nedenle Roma dünya düzeninin iki asırı aşkın emperyal genişleme dönemi ile modernlik ve postmodernlik arasında geçen yaklaşık beş asırlık dönemde haydutun eylemi yasadışı (illegal), kendisi ise hukukdışı (outlaw) kılınmıştır. Dolayısıyla egemen, tarihin son derece önemli iki büyük tipolojik devrinde haydutu hem bir suçlu hem de bir siyasal rakip olarak konumlandırmıştır.Bu özgünlüğü gereği haydutluk, tarihsel olarak değişen kavram içeriği, buna bağlı olarak ihtiva ettiği siyasal anlam ve donatıldığı hukuksal biçim ile etiketlendiği ilk günden içerisinde bulunduğumuz ve kavramın hukukun içerisine çekildiği (inlaw) postmodern düzen(sizlik) sürecine dek ceza ve adalet mefhumlarının merkezinde bulunduğu egemenliği de kavrayan bir kurucu işlev ile yüklenmiştir. Dolayısıyla haydutluğun hakikatine (veritas) dair bir soruşturma, egemenliğin hakikatine dair bir soruşturmayı gerektirmektedir. Bu bağlamda kavram, haydutluğun bir karşı-egemenlik biçimi olarak egemenliğin yönetme kapasitesini sarsacak güce eriştiği üç tipolojik tarihsel devir dâhilinde çözümlenecektir: i. Roma dünya düzeni, ii. Avrupa kamu düzeni ve iii. Post-Westphalian yeryüzü düzeni. Sözü geçen çerçevede egemenliğin hakikatini kat ederek haydutluğun hakikatine ulaşmayı hedefleyen bu soybilimsel çalışma, bir başka ifadeylepolitiko-jüridikbir uluslararası ceza adaleti analizi olarak değerlendirilebilir. |
---|---|
ISBN: | 9798382912790 |