Osmanlı’da Kadılar İçin Yapılan İmtihanlar ve 19. Yüzyıldan Bir İmtihan Örneği: Filibeli Halil Fevzi Efendi’nin Risale-i İmtihâniye fî Bâb-i Bey‘i’l-fâsid mine’d-Dürer’i

İlk devirlerden itibaren Müslümanlar nezdinde kadılık görevini ancak liyakat sahibi kimselerin yerine getirebileceği prensipte benimsenmiş, kadıların yeterli ölçüde hukuk bilgisine ve melekesine sahip kimseler arasından seçilmesine özen gösterilmiş, bunu temin için medreseler kurulmuştur. Kadıların...

Full description

Saved in:
Bibliographic Details
Published in:BEÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi Vol. 9; no. 2; pp. 339 - 388
Main Author: DİNÇ, Emine Nurefşan
Format: Journal Article
Language:English
Published: 15-12-2022
Online Access:Get full text
Tags: Add Tag
No Tags, Be the first to tag this record!
Description
Summary:İlk devirlerden itibaren Müslümanlar nezdinde kadılık görevini ancak liyakat sahibi kimselerin yerine getirebileceği prensipte benimsenmiş, kadıların yeterli ölçüde hukuk bilgisine ve melekesine sahip kimseler arasından seçilmesine özen gösterilmiş, bunu temin için medreseler kurulmuştur. Kadıların kazâî saha dışında idarî yapıda da etkin olduğu Osmanlı Devleti’nde medrese sistemi daha da geliştirilmiş, yüksek öğretim veren Sahn ve Süleymaniye medreseleri kurulmuş, hukukçular bu müesseselerin mezunları arasından atanmıştır. Zamanla bir çeşit stajyerlik mahiyetinde olan mülâzemet sistemi de uygulamaya konulmuş, görevini hakkıyla yapacak kimselerin kadı olarak seçilebilmesini temin için birçok tedbir alınmış, düzenlemeler yapılmıştır. Bunlar arasında bilhassa imtihanlar liyakatlı adayların belirlenmesinin en önemli yollarından biri olarak görülmüştür. Tanzimat’tan sonra ise sistemde köklü değişiklikler gerçekleştirilmiş, kadı atamalarında imtihana neticelerinin esas alınmasına dayanan yeni bir derecelendirme usulü uygulamaya konulmuştur. Kadı yetiştiren okullar kurulmuş, bu okullara girişte, tahsil esnasında ve mezuniyette oldukça ciddi şekilde yapıldığı anlaşılan imtihanlar icrâ edilmiştir. İmtihanlar hiç şüphesiz ölçme ve değerlendirme faaliyetinin en esaslı unsurudur. Ölçme ve değerlendirme, eğitim sürecinin birçok bileşeni ile ilgili fikir veren bir basamaktır ve müfredat, değerlendirme kriterleri, ilkelerin koruması gibi hususlarla yakından ilişkilidir. Bu makalenin konusunu Osmanlı Devleti’nde kadılar için yapılan imtihanlar teşkil etmektedir. Günümüzde Osmanlı dönemi eğitim sisteminin ve kazâ teşkilatının işleyişine dair pek çok eser ve makale bulunmakla birlikte, bu konuyu müstakil olarak ele alan çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır. Bu makalede, kadılık mesleğine giriş süreci ve tayin kriterleri ile alakalı olması açısından önem arz eden bu konu etraflı bir şekilde incelenmiş, kadı adaylarına uygulanan imtihanlar hakkında bilgi vermek amaçlanmıştır. Çalışmanın birinci bölümünde Tanzimat’a kadar olan dönemde, ikinci bölümünde Tanzimat sonrasında kadılar için yapılan imtihanlar ele alınmıştır. Üçüncü bölümde 19. yüzyılda kadı okullarında en ağırlıklı ders olan Dürer dersi ile Filibeli Halil Fevzi Efendi tarafından Dürerü’l-hükkâm fî şerhi Gureri’l-ahkâm’dan hazırlanıp 1867’de risale olarak neşredilen imtihan sorularının tercümesi yapılmış, muhtevası tanıtılarak değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Çalışmanın son kısmında ise bu imtihanın soruları ile cevaplarının tercümesi yer almaktadır. From the earliest times, according to Muslims, it has been adopted in principle that only those who have merit can fulfill the duty of judge, care has been taken to choose the judges from among those who have sufficient legal knowledge and skills, and madrasahs have been established to ensure this. In the Ottoman Empire, where the qādis were also active in the administrative structure outside the jurisdiction field, the madrasah system was further developed, the Sahn and Sulaymaniya madrasahs providing higher education were established, and jurists were appointed from among the graduates of these institutions. Over time, the mulāzama system, which is a kind of internship, was also put into practice, and many measures were taken and regulations were made so that those who would do their duty properly could be elected as kādī. Among them, especially exams have been seen as one of the most important ways to identify qualified candidates. After the Tanzimat, radical changes were made in the system, and a new grading procedure based on exam results was put into practice in the appointments of qādis. Schools that train qādi were established, and exams were carried out at the entrance to these schools, during education and at graduation, which were understood to be quite serious. Exams are undoubtedly the most essential element of measurement and evaluation activity. Assessment and evaluation consists a step that gives an idea about many components of the educational process and are closely related to issues such as curriculum, evaluation criteria, and protection of principles. The subject of this article is the exams held for qādīs in the Ottoman Empire. Although there are many works and articles on the functioning of the Ottoman education system and the jurisdiction organization, there is a need for studies that deal with this issue separately. In this article, this issue, which is important in terms of being relevant to the entry process and appointment criteria to the profession of qādī, has been examined in detail and it is aimed to give information about the exams applied to the qādī candidates. In the first part of the study, the exams for qādis in the period until the Tanzimat and in the second part the exams for qādīs after the Tanzimat are discussed. In the third chapter, the Durar course, which was the most important course in qādi’s schools in the 19th century, and the exam questions prepared by Khalil Fawzi Afandi from Filiba from the commentary of Duraru'l-hükkām fī sharhi Gurari'l-ahkām and published as a pamphlet in 1867 were translated, their contents were introduced and evaluated. In the last part of the study, there is a translation of the questions and answers of this test.
ISSN:2148-3728
DOI:10.33460/beuifd.1177661