Steven Holl’ün Mimari Tasarım Yaklaşımında Fenomenolojik ve Tektonik Duyarlılıklar Üzerine Bir Çözümleme
Belirli kültürel ve çevresel bağlamlarda farklı işlevleri karşılayan mekanların kurgulanmasını hedefleyen mimari tasarım süreci çözüm alternatifleri arasından gerekçeli seçimler ile ilerler. Bu düşünsel süreci yöneten ölçüt ve değerleri çözümlemek için felsefi kavramlara başvurulur. Felsefede varlık...
Saved in:
Published in: | Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Vol. 13; no. 1; pp. 134 - 149 |
---|---|
Main Authors: | , , |
Format: | Journal Article |
Language: | English |
Published: |
09-06-2022
|
Online Access: | Get full text |
Tags: |
Add Tag
No Tags, Be the first to tag this record!
|
Summary: | Belirli kültürel ve çevresel bağlamlarda farklı işlevleri karşılayan mekanların kurgulanmasını hedefleyen mimari tasarım süreci çözüm alternatifleri arasından gerekçeli seçimler ile ilerler. Bu düşünsel süreci yöneten ölçüt ve değerleri çözümlemek için felsefi kavramlara başvurulur. Felsefede varlık ve varlık içerisinde insan ve algılarını açıklamak üzere gelişen fenomenoloji 20. yy’ın ikinci yarısından itibaren mimarlık – felsefe ilişkisinde gündeme gelir. Bedenin mekân içerisindeki çok boyutlu duyusal deneyimini inceleyen mimari fenomenoloji mekânsal öğeleri yere özgü koşullar, insan ölçeği ve duyusal çeşitlilik ile ilişkilendiren tektonik duyarlılıkta temellenir. Bu çalışmanın amacı Steven Holl’un önde gelen eserleri olan Knut Hamsun Merkezi ve Aziz Ignatius Şapeli tasarımlarını fenomenolojik ve tektonik duyarlılıklar açısından incelemektir. Çalışma sonucunda incelenen tasarımların söz konusu duyarlılıkların mimari yorumu için ilham kaynağı oluşturdukları çünkü yerin özgünlüklerini yorumlayarak ve kullanıcıya deneyim zenginliği sunarak mekansal aidiyet duygusu oluşturdukları tespit edilmiştir.
Architectural design process, which aims to configure spaces of different functions within certain cultural and environmental contexts, proceeds through reasoned choices among alternative solutions. Philosophical concepts are used for analyzing the criterion and values guiding this intellectual process. Developed within philosophy in order to explore Being and the position of human perception within Being, phenomenology has been a frequent reference concerning the relation between architecture and philosophy since the second half of the 20th century. Exploring the multidimensional sensual experience of the body within space, architectural phenomenology is based upon tectonic sensitivity that relates spatial features with place-specific circumstances, human scale and sensual richness. This study aims to make a phenomenological and tectonic analysis of Knut Hamsun Center and St. Ignatius Chapel as distinguished works of Steven Holl. It is concluded that these designs are sources of architectural inspiration since they interpret specificities of place and present richness of experience by forming the sense of spatial belonging. |
---|---|
ISSN: | 1309-2243 1309-2243 |
DOI: | 10.29048/makufebed.1016765 |