İslâm Hukuk Usûlünde Kıyasa Yöneltilen Bir İtiraz Türü: Fesâdü’l-Vaz‘ (Hatalı Kurgulama)
İslâm hukuku, gelişmiş bir hukuk teorisine sahiptir. Edille-i erbaa’nın yanında yorum ve akıl yürütmeye dayalı birçok hüküm elde etme teorisi türetilmiştir. Bunların mahiyeti ve nasıl kullanılacağı İslâm hukukçuları tarafından süreç içerisinde geliştirilmiştir. İslâm hukukçuları, hüküm elde etme yön...
Saved in:
Published in: | Atebe no. 9; pp. 119 - 143 |
---|---|
Main Author: | |
Format: | Journal Article |
Language: | Arabic |
Published: |
Social Sciences University of Ankara
01-06-2023
|
Subjects: | |
Online Access: | Get full text |
Tags: |
Add Tag
No Tags, Be the first to tag this record!
|
Summary: | İslâm hukuku, gelişmiş bir hukuk teorisine sahiptir. Edille-i erbaa’nın yanında yorum ve akıl yürütmeye dayalı birçok hüküm elde etme teorisi türetilmiştir. Bunların mahiyeti ve nasıl kullanılacağı İslâm hukukçuları tarafından süreç içerisinde geliştirilmiştir. İslâm hukukçuları, hüküm elde etme yöntemlerinin gerek yanlış kullanımı gerekse bu yöntemlerin kapsamının genişletilmesiyle ortaya çıkan problemli sonuçların düzeltilmesinde bazı ilimlerden ve tekniklerinden yararlanmışlardır. Disiplinler arası bu çalışmalarla özellikle kıyas işlemine ve illete yöneltilen eleştirilerin doğru bir şekilde tespit edilmesi amaçlanmıştır. Bu eleştiri ve itirazların haklı bir nedene ve delile dayanıp dayanmadığını ortaya koyma noktasında istifade edilen ilimlerden biri de münâzaradır. İslâm ilim geleneğinde fıkıh ve kelamla birlikte müstakil bir ilim haline gelen münâzara, mezheplerin teşekkül ettiği dönemlerde oluşmaya başlamıştır. Daha çok fıkıhta kendisine pratik alan bulan münâzara, özellikle usûl-i fıkhın önemli bir bölümü oluşturan kıyasın yorumlanmasına etki etmiş ve hatta istidlâl yöntemleri arasına olduğu varsayılmıştır. Usûl-i fıkıhta pek çok münâzara yönteminden istifade edilmiştir. Bunlardan biri de fesâdü’l-vaz‘dır. En çok kullanılan tanımıyla fesâdü’l-vaz‘, bir illete o illetin gerektirdiği şeyin zıddı olan bir hükmün bağlanması şeklinde tarif edilmektedir. Bu ise illeti bütünüyle geçersiz kılan bir durumdur. Fesâdü’l-vaz‘da, mu‘teriz istidlâlde bulunana, bu yönteme mahsus itirazları yönelterek kıyasın hatalı olduğunu ispat etmeye çalışmaktadır. Fesâdü’l-vaz‘, kıyas kurgusunun temeline yöneltilen bir itiraz türü olduğundan usûlcüler tarafından illete yöneltilen kuvvetli itiraz türlerinden biri olarak kabul edilmiştir. Bununla birlikte bu itiraz türünün hangi illete yöneltilebileceği hususu İslâm hukukçuları arasında tartışılmıştır. Hanefîler fesâdü’l-vaz‘ı sahih bir itiraz yöntemi olarak kabul ederler ancak bununla müessir illete itirazda bulunulamayacağını düşünürler. Zira Hanefîler’e göre müessir vasfın doğruluğu Kitap, sünnet ve icmâ ile ortaya konulmuştur. Bu delillerin fasit vasıf üreteceği düşünülemez. Şâfiîler’e göre ise fesâdü’l-vaz‘ ile her türlü illete ve hükme itiraz edilebilir. Hatta bazı Şâfiî hukukçuları, bu yöntemin kıyasa mahsus olmayan genel bir itiraz türü olduğunu düşünmektedirler. Mezheplerin hem kıyasın şartlarına hem de fesâdü’l-vaz’ın mahiyetine yükledikleri bu farklı yorumlardan dolayı fürû meselelerde farklı sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. Bu çalışmada İslâm hukuk usûlünde kıyas işlemine yöneltilen bir itiraz türü olarak fesâdü’l-vaz‘ incelenmiş ve mukayeseli fürû örnekler tespit edilerek fesâdü’l-vaz‘ın mahiyeti ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Böylelikle, İslâm’da hukuk mantığında önemli bir yere sahip olan ve kıyas adı altında toplanması mümkün olan hukukî akıl yürütme yöntemlerinin çeşitliliğinin tespit ve tahlil edilmesi hedeflenmiştir. |
---|---|
ISSN: | 2757-5616 |
DOI: | 10.51575/atebe.1260632 |