Bıçakçızâde İsmail Hakkı ve Manzum Esmâ-i Hüsnâ Şerhi

Dinî literatüre göre Allah’ın isimleri ve sıfatları yaratıcı ile kulun münasebetinin ilk basamağı kabul edilebilir. Bu münasebeti anlayabilmek, Allah’ı tanıyıp bilmek, ona yaklaşmak ve ondan istimdat için esmâ-i hüsnâ vasıta kılınabilir. Sırf bu yönüyle bile esmâ-i hüsnânın ele alınması, insanın hak...

Full description

Saved in:
Bibliographic Details
Published in:BEÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi Vol. 10; no. 2; pp. 269 - 306
Main Author: YILMAZ, Kübra
Format: Journal Article
Language:English
Published: 30-12-2023
Online Access:Get full text
Tags: Add Tag
No Tags, Be the first to tag this record!
Description
Summary:Dinî literatüre göre Allah’ın isimleri ve sıfatları yaratıcı ile kulun münasebetinin ilk basamağı kabul edilebilir. Bu münasebeti anlayabilmek, Allah’ı tanıyıp bilmek, ona yaklaşmak ve ondan istimdat için esmâ-i hüsnâ vasıta kılınabilir. Sırf bu yönüyle bile esmâ-i hüsnânın ele alınması, insanın hakikat arayışına ve kâinatla yaratıcısı arasındaki bağı anlamasına katkı sağlamak adına mühimdir. Öteden beri esmâ-i hüsnânın okunması ve ezberlenmesinin fazilet ve teberrüküne işaret edildiği gibi, anlamlarıyla birlikte öğrenilmesi ve kavranmasına da önem gösterilmiştir. Nitekim her bir isim sahip olduğu hassaya göre kâinatta ve insanda çeşitli tecellilerin zuhuruna sebebiyet vermiştir/vermektedir. Dolayısıyla her dönemde müminler esmâ-i hüsnâ ile sadece ibadet etmemiş, varlıklarını ve yaratılış gayelerini anlamlandırmaya yönelik sorulara uygun cevapları da bu isimlerin mana âleminde bulmuşlardır. Türk edebiyatında zaman içerisinde zengin bir literatüre dönüşen esmâ-i hüsnâ şerhleri, tevhîd ve münâcâtlardan sonra, doğrudan Allah’a dair edebî türlerin üçüncüsü olarak yerini almıştır. İnanan insanın teveccühü ve ihtiyaçları çerçevesinde, Allah’ın isim ve sıfatlarına dayanarak telif edilen türlerden “esmâ-i hüsnâ şerhleri” edebiyatımızda hemen her dönem rağbet görmüştür. Bu bağ-lamda çalışmamız Osmanlı Devleti’nin son devrini ve Cumhuriyet’in ilk yıllarını görmüş, hem devlet hizmetlerinde hem de matbuat âleminde çeşitli faaliyetlerde bulunmuş olan İzmirli Bıçakçızâde İsmail Hakkı Bey’i (1862-1950) ve onun 1936’da kaleme aldığı Esmâü’l-Hüsnâ’nın Nazmen Tefsîri adlı manzum esmâ-i hüsnâ şerhini konu edinmektedir. Aynı zamanda şair olan İsmail Hakkı Bey çok yönlü ve velut kimliğine rağmen, tanınmışlığı mahdut kalmış bir isimdir. Mezkûr eseri ise harf inkılabından sonra Arap alfabesiyle yazıldığı bilinen ve üzerinde herhangi bir çalışma yapılmamış ilk Türkçe manzum esmâ-i hüsnâ şerhidir. Bu çalışmamızda öncelikle İsmail Hakkı Bey’in hayatı ve eserleri hak-kında bilgi verilmiş, akabinde esmâ-i hüsnâ şerhinin müellif nüshasına dayalı tahlili yapılarak metni neşredilmiştir. According to religious literature, God’s names and attributes can be considered almost the first step of the relationship between the God and the human. “al-asmā al-ḥusnā” can be used as a means to understand this relationship, to know God, to get closer to God and to ask for help. Even just from this aspect, considering the al-asmā al-ḥusnā is important in order to contribute to human’s searching and understanding of the bond between the universe and its creator. In addition to pointing out the virtue and blessing of reciting and memorizing al-asmā al-ḥusnā, learning and understanding them along with their meanings has long been an important issue. Each name (al-asmā al-ḥusnā) has caused/causes various manifestations in the universe and in humans, depending on the quality it has. Therefore, in almost every period, es-pecially believers not only worshiped with al-asmā al-ḥusnā, but also found appropriate answers to questions aimed at making sense of their existence and the purpose of creation in the meaning world of al-asmā al-ḥusnā. al-asmā al-ḥusnā poems and commentaries, which have turned into a rich literature over time in Turkish literature, have taken their place as the third literary genre directly related to God, after tawhīd, munājāt. “Commentaries of al-asmā al-ḥusnā”, which are among the genres written based on the names and attributes of God, within the framework of the favor and needs of the believer, have been in demand in Turkish literature in almost every period. This study is about Izmirli Bıçakçızâde Ismail Hakkı (1862-1950), who lived through the last period of the Ottoman Empire and the first quarter of the Republic and carried out various activities both in public services and in the press world, and his commentary on the poetic al-asmā al-ḥusnā. Ismail Hakkı, who is also a poet, is a name whose recognition remains limited despite his versatile and prolific identity. The relevant commentary on the al-asmā al-ḥusnā is the first verse commentary on al-asmā al-ḥusnā known to be written in the Arabic alphabet after the Turkish alphabet reform. In this study, firstly, was given information about the life and works of Ismail Hakkı, and then was published his text of the al-asmā al-ḥusnā commentary by analyzing it based on the author’s copy.
ISSN:2148-3728
DOI:10.33460/beuifd.1371908