Yağ Yakma (Yapma/Çekme) Deyiminin Kültürel Kodları Üzerine

Her dilde, eski inançlarla bağlantıları unutulmuş sözler vardır. Bunların anlaşılması, yorumlanması ve ilgili bağlantılarının belirlenmesi için yer yer mitolojiye kadar uzanan bir çizgide folklor ve dil araştırmalarına ihtiyaç duyulabilir. Çünkü sözlerde geçmişin tecrübeleriyle oluşmuş bilgiler vard...

Full description

Saved in:
Bibliographic Details
Published in:Millî folklor Vol. 18; no. 142; pp. 112 - 122
Main Authors: Aslan, Namık, Arslan, Meryem
Format: Journal Article
Language:English
Turkish
Published: Ankara Milli Folklor Dergisi 20-06-2024
Subjects:
Online Access:Get full text
Tags: Add Tag
No Tags, Be the first to tag this record!
Description
Summary:Her dilde, eski inançlarla bağlantıları unutulmuş sözler vardır. Bunların anlaşılması, yorumlanması ve ilgili bağlantılarının belirlenmesi için yer yer mitolojiye kadar uzanan bir çizgide folklor ve dil araştırmalarına ihtiyaç duyulabilir. Çünkü sözlerde geçmişin tecrübeleriyle oluşmuş bilgiler vardır ve bunlar zamanla gelenek oluşturur. Dille gelenekler, inançlar, davranışlar ve dolayısıyla kültürel kimlik arasındaki bağ derindir. Kültür bilimle anlaşılacak sözcükler için etnolojik bir çözümlemeler gerekir ve bunların çözümlemesi de dil bilimsel çözümlemenin ışığında yapılabilir. Bunların etnolojiyle anlaşılması gerekliliği onların eskiliğinden de kaynaklanır. Çünkü eski olan ögeleri her zaman doğru anlamak ve kavramak kolay değildir. Bu durum Türkçenin tüm söz varlığı için de geçerlidir. Türk dilinde inançlar, değerler ve mitolojik ögeler ile ilgili olduğu düşünülen sözlere çeşitli çalışmalarda dikkat çekilmiştir. Bunlardan bazıları “gözü kanlı”, “darısı başına” deyimleri; “ağaç kovuğu”, “gök ve ay han”, “yüzü gömgök”, “gök gözlü”, “gök keçinin püsküllü oğlağı olmak” kavramlarıdır. Türk dilindeki bu tarz örnek sözlerin sayısı, bu amaçla yapılacak bakış ve incelemelerle daha da artabilir. Bu çalışmada Türkçede eski inanç ve değerlerle, yer yer mitolojiyle açıklanabilecek sözlerden birinin de yağ yakmak olduğu varsayılmıştır. Çalışmada bahse konu deyimin mecazen “dalkavukluk yapmak” anlamı kazanmasının eski inanç ve mitolojiyle bağlantıları ortaya konulmaya çalışılmış ve yağın Türklerin eski inançlarındaki yerinden bahsedilmiştir. Atalar kültü çerçevesinde töslere yağ yedirilmesi veya töslerin yağlanması, Tanrıya kurban sunumlarında ve ataları anma törenlerinde yağ yakılması (tütütmekokutma) uygulamasının bu deyimin oluşmasında ve mecaz anlam kazanmasında etkili olduğu düşüncesindeyiz. “Yağ yakmak” deyimi bu açıdan değerlendirildiğinde Türk mitolojisi ve eski inanç siste-miyle doğrudan bağlantılı bir ifade olduğu görülecektir. Kültür, folklor ve mitoloji araştırmaları göstermiştir ki Türkler eski inanç ve gelenekleri dâhilinde ata ruhlarını temsilen kayın ağacı kabuğundan, taştan, deriden veya bezlerden “tös”ler yaparlardı. Aile için önemli olan “tös”ler, evde başköşeye konulur ve ağızlarına yağ sürülerek beslenilirlerdi. Zira ölümsüz olduğuna inandıkları ata ruhlarını çeşitli nesnelerden yaptıkları ve tös adını verdikleri bu temsillerle simgelerlerdi. Yine onlara av veya diğer özel günlerde, başta yağ olmak üzere çeşitli yiyecekler ile saçılar da yapılırdı. Ata ruhları için yapılan bu uygulamalar, onların rızasını kazanmak, onları hoş tutmak böylece onların korumaları altında tehlikelerden ve kötülüklerden uzak bir hayat sürmek içindi. Özellikle yağ, yapılan ibadetlerin Tanrıya ulaşması kadar, ata ruhunun çok önemsenmesi ve hatırlanması anlamı da taşımaktadır. Yağın “tös” adı verilen ve bazı Türk lehçelerinde “emeget” olarak da adlandırılan heykelciklerin doyurulması için kullanılmasının bir tür kutsama olduğu söylenebilir. Bu durum zamanla bir şey elde etmek için güç sahiplerine dalkavukluk etmek manasına yağ yakmak, yağ çekmek, yağlamak gibi ifadeleri doğurmuş böylece ata ruhlarına tazim, duaların Tanrıya erişmesi amaçlı bir ritüel mecazi bir anlama bürünmüş görünmektedir. Yağın Türk kurban geleneği ve kutsalları ile bağ kurma uygulaması bu sözcükte deyim hâlinde yaşamaktadır, ancak onunla olan ilgi unutulmuştur. Mitoloji okumaları kültürün ve dilin daha iyi anlaşılmasını ve sözlerin kökeninin belirlenebilmesi için gereklidir. Kültürel dokulara yönelik çalışmaların artması millî unsurları hem anlaşılır hem de bilinçli bir şekilde yaşatılır hâle getirecektir. İlk insanların inançlarını ve korkularını içeren mitlerin yaşaması milletin fertlerinin ortak inanç ve davranışlar etrafında birleşmesini de sağlayacaktır. Çalışmanın böyle bir ihtiyaca ve birleştirmeye de küçük bir katkı sunacağı umulmaktadır
ISSN:1300-3984
DOI:10.58242/millifolklor.1329434